Türkisch Deutsch öğrenmek

Deutsch	Türkisch	Kategorie	Typ
▶ lernen	öğrenmek		Verb
Ich bemühe mich, schneller Türkisch zu lernen, sonst können wir uns ja kaum verständigen. Verständigung, Sprachenlernen	Türkçeyi daha çabuk öğrenmek için uğraşıyorum. Yoksa nasıl anlaşacağız.
durch Wiederholung lernen	tekrarlayarak öğrenmek		Verb
aus Erfahrung lernen	tecrübeden öğrenmek
auswendiglernen, auswendig lernen Lernen	ezbere öğrenmek		Verb
Lernen durch Tun. / Learning by doing.	Yaparak öğrenmek.
aus Fehlern lernen	hatalarından öğrenmek
die Grundlagen lernen	temelleri öğrenmek
Dass das Hotel pleite ist, haben wir schon im Urlaub erfahren. Information	Otelin battığını tatil da öğrenmiştik. (batmak) (öğrenmek)
Türkisch lernen Sprachenlernen	Türkçe öğrenmek
Man lernt nie aus. Lernen, Spruch, Redensart	Öğrenmek bitmez.
Deutsch n lernen Sprachenlernen	Almanca öğrenmek
Das Lernen hört niemals auf.	Öğrenmek asla bitmez.
Sprachenlernen ist interessant. Lernen	Dil öğrenmek ilginçtir.
durch Versuch und Irrtum lernen	deneme-yanılma yöntemiyle öğrenmek (yöntem)		Verb
Deine Gedanken waren sehr interessant für mich. Meinung	Senin düşüncelerini benim için öğrenmek önemliydi.
Ich habe Sprachtalent. Sprachenlernen	Benim dilleri öğrenmek için becerim var. (beceri)
Ich hätte mich auch mal wieder über eine E-Mail gefreut, denn du wusstest, dass ich Türkisch lernen wollte.	Bir e-maile yine de sevinirdim, çünkü Türkçe öğrenmek istediğimi biliyordun.
Etwas zu lernen ist eine Sache, etwas zu lehren ist eine ganz andere.	Öğrenmek bir şey, öğretmek tamamen bir başka şeydir.
Ich wollte nur wissen, ob Ahmet verheiratet ist. Heirat	Sadece Ahmet'in evli olup olmadığını öğrenmek istedim.
Wenn du erfahren möchtest, wer dein bester Freund ist, dann schau, wer in der schwierigsten Zeit an deiner Seite ist. Spruch, Freundschaft	En iyi arkadaşının kim olduğunu öğrenmek istiyorsan, en zor zamanında yanında kimin olduğuna bak.
Unter diesen Umständen haben wir keine Zukunft, das habe ich längst verstanden. Du hast diese Vernunftsentscheidung schon vor langem getroffen, nun muss auch ich es lernen zu akzeptieren, dass ich unsere Situation nicht ändern kann. Lebenssituation, Trennung, Entschluss	Bu şartlar altında bizim bir geleceğimiz olmayacağını anladım çoktan. Sen bu mantık kararını çoktan verdin ben de artık durumumuzu değiştiremeyeceğimi kabullenmeyi öğrenmek zorundayım.
Finde raus, was los ist! Aufforderung, Information / (herausfinden)	Neler olduğunu öğren! (öğrenmek)		Redewendung
Man lebt und lernt. / Man lernt nie aus. Spruch, Redensart / (lernen)	Yaşa ve öğren. (yaşamak) (öğrenmek)
Ich werde keine Ruhe geben, bevor ich das nicht herausgefunden habe. Versprechen, Information	Sebebini öğrenmeden rahat vermeyeceğim. (sebep) (öğrenmek)